ÇILDIRIŞ / OYUN



ÇILDIRIŞ / OYUN

Kafam güzel oturuyorum. Devirmişim üç beş, şişe.
Başlamış hayaller benimle oynamaya.
düşündüğüm sanki bir bilmece.
Masanın üzerinde bir defter,
bir kalem ve birde hayallerime ışık tutsundur diye bir fener.
Fonda hafiften çalan müzik, sözsüz.

Nasıl başladığını bilmediğim bir oyunun içindeyim şimdi.
Bir sır var ortada, çözülmesi imkansız.
Oyunun kurallarını yaşayarak öğrenmek gerekiyor.
Ve çalan müzik setinin saniyelerine takılıyor gözüm.
Sanırım oyun başlıyor...

Aklıma sebebini anlamadığım bir soru takılıyor.
İçimden cevabı yazmak geliyor.
Masanın üzerindeki defteri alıyorum elime.
Müzik setinde çalan şarkının saniyleri bir anda dakikalarca ileri sarıyor.
Nasıl olduğunu anlamaya çalışıyorum, aklım bulanıyor.

O karışıklık içinde hala aklımda bir cevap
ve yazmak istiyorum...
Bu sefer kalemi alıyorum elime.
Yine gözüm saniylerde.
Ve birden saniyler başa sarıyor.
Şaşkınlıktan ellerim titriyor.
Elimde kalem ve defter duruyorum öylece...

Oda karanlık göremiyorum, nasıl yazıcam cevabı bilmiyorum.
Masanın üzerindeki fenere ilişiyor gözüm.
Ama ellerim dolu defter ve kalemle,
birini bırakıp öyle almalıyım feneri elime.

Defteri bırakıyorum , diğer elimde kalan kalemle öbür elime feneri alıyorum.
Ve yine müzik setinin saniyeleri ileri sarıyor bir hayli.
Bense elimde kalem ve fenerle napıcağımı düşünüyorum.
Zaten aklımdaki cevabıda unutmuş olduğumu fark ediyorum.

Sonra geceye yansıyan gölgeme bakınca , aklımı yeni sorular ve cevaplar istila ediyor.
Yine bulduğum cevaplardan birini yazmak isterken.
Hala ellerimde olan fener ve kalemi görüyorum.
Kalemi bırakıp defteri alıyorum elime.
Müzik setinin saniyleri başa sarıyor.

Bu seferde sanırım oyunu çözüyorum.
Objelerin aklıma oynadığı.
Doğru objeyi elime aldığımda saniyeler başa,
yanlış objeyi aldığımda sona sarıyor.
Peki saniyeleri sıfırlarsam nolucak?
İçimden bir ses, hayatın sırrını , gizemini çözüp,
sonsuz bir mutluluğa erişiceksin diyor.
Bu oyun sona varana kadar aklımı kaybetmekten korkuyorum.

Oyunda düşünceler birbiriyle yarışırken.
Gözüm yine elimdeki objelere takılıyor
Defter ve fener.
Bu geceden notlar almak istiyorum, yaşadığımın gerçekliğine dair kanıtlar.

Fenerle ışık tutarken deftere.
Defterin arasında beyaz bir kağıt düşüp usulca oyuna katılıyor.
Yere düşen kağıdı alıp defteri bırakmalımıyım?
Kafam iyice karışıyor.

Sorular, cevaplar, objeler, müzik, saniyeler
Ve beynimin beni çözmeye zorladığı bir sır.
Belki tek bir kelime...
Ve defteri bırakıp kağıdı alıyorum elime, gözüm saniyelerde.
Evet başa sardı işte bu doğru obje.
Peki ya yazmam gerekne ne?

Zaman geçiyor vakit daralıyor.
Bu oyun sadece karanlıkta oynanıyor.
Düşünüyorum, düşünüyorum sanırım beynimden göremediğim bir duman yükseliyor.
Elimde beyaz kağıt ve fener yine objelerde gözüm.
Bu sefer hangi objeyi almalıyım?
Sanırım kalem, bütün karanlığa inat bişeyler yazmalıyım.
Ve kalemi alıyorum elime düşüncelerde boğulmuş yorgun ellerimle

Saniyeler o kadar başa sardıki sıfıra ulaşmak üzereyim.
İnanamıyorum sanırım sonsuz mutluluğun sırrı bir adım ötemde.
Aklımda belli belirsiz sinsi ve karmaşık bir soru beliriyor.
Elimde beyaz kağıt ve kalem objeler doğru.
Müzik setinin saniyeleri sıfırlanmaya bir adım ileri.
Artık yazmalısın diyor içimdeki ses
Ve çıldırmaya bir adım ötede can havliyle yazıyorum.
ÇILDIRIŞ  yazabildiğim tek şey bu.
Saniyelere bakmaya korkuyorum, ya yanlışsa!...

Gecenin o zifhiri karanlığına hiç abartısız bir salise içinde güneş doğuyor.
Saniyelere bakıyorum , hiç olmadığı kadar ilerde.
Ve oyun bitiyor.
Beyaz kağıdı alıp hiç kimsenin bulamıycağı bir yere saklayıp.
Çıldırmak üzere olan beynimle yatağa uzanıyorum.
Yorganı boğazıma kadar çekip uyuyup,
bu olanları unutabilmek için yalvarıyorum

                                                       EBRU KÜÇÜKBAŞ
 
Facebook beğen
 
günün alıntısı
 
Yazmak hatırlamak için değil unutmak içindir !
 
23 05 2009 dan itibaren 10854 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol